ToplumUmut

Umudun Değersizleşmesi Üzerine

Cumhuriyet’in ilanıyla beraber bu topraklarda umut, erişilebilen bir kavram haline gelmiştir. İnsanlar bir değer yarattığı takdirde karşılığını alabilecektir; emek veren, karşılığını Padişah ve şürekasının “lütfuyla” değil, hak ettiği için alacaktır. Bu niteliğiyle Cumhuriyet, toplum ve devlet arasında yazısız, sözsüz bir sözleşmenin imzalandığı anlamına gelir. Bu sözleşmeye göre, eskilerin ifadesiyle “Okursan adam olurdun”. Cümleyi geçmiş zaman ile kurmamın sebebi, umudun da kalan her şey gibi değersizleşmesinden kaynaklı aslında. 18 Eylül 2019 tarihinde akademik yıl açılış töreninde konuşan AKP genel başkanı Erdoğan “Her üniversiteyi bitiren iş sahibi olacak diye bir şey yok” diyerek bu anlaşmayı tek taraflı olarak feshetmiştir. Bu fesih, Erdoğan ve yandaşlarının ekonomik ve politik açıdan rahat etmek uğruna yarattıkları umut enflasyonundan gelmekteydi. İşte bu yazıda umudun enflasyonundan bahsedeceğiz.

Adalet ve Kalkınma Partisi, 2002 yılı Kasım’ında dibine kadar piyasacı bir siyasi parti olarak iktidara geldi. Son 20 yılda, genel başkanlarından en düşük dereceli parti yöneticisine kadar AKP’de pek çok söylem, pek çok politika seti değişti ama değişmeyen şeylerin başında gelen “üniversite fetişizmi”, istikrarlı biçimde devam etti. 2002 yılında 76 olan üniversite sayısı günümüzde 203 üniversite ve 4 meslek yüksekokulu olmak üzere 207’ye ulaştı. Ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktorada 2002’de toplamda 1 milyon 918 bin öğrenciden 8 milyon 240 bin 997 öğrenciye yükseldi (YÖK, 2021). Peki neydi bu üniversite fetişinin sebebi? Bu soruya üniversite sevdasının ekonomik, sosyolojik ve politik açıdan Erdoğan’a neler kazandırdığına bakarak başlayalım; devamında bizlere neler kaybettirdiği ile noktalayalım.

İktidara geldiği dönemde, müthiş ekonomist Babacan’ı, derin akademisyenliğiyle meşhur Davutoğlu’su ile birlikte, yıldız kadronun aklına kent ekonomilerine canlılık kazandıracak müthiş bir fikir geldi: Her şehre bir üniversite açmak! Öyle güzel bir projeydi ki bu, günün sonunda hızlarını alamayıp sadece İstanbul’da üniversite sayısını 58’e yükselttiler. Böylece, özellikle şehir dışından gelen fakir ama “umutlu” milyonlarla beraber; kentin bakkalından kafesine, ev sahibinden yurt/pansiyon işletmecisine dek herkesi mutlu edecek çılgın proje uygulamaya konuldu. Böylece esnaflar için eylül ayları sadece yaz turizminin bitişini değil, öğrenci turizminin de başlangıcını temsil ediyordu artık.

Bir yandan kent ekonomileri canlanırken diğer yandan yeni bir istihdam alanı olarak akademisyenlik moda bir meslek haline geliyordu. 2000 yılında 64 bin 169 olan akademisyen sayısı 2020’ye geldiğimizde 174 bin 494’e çıktı (YÖK, 2021). Böylelikle AKP’nin “elitlerle” giriştiği mücadele de anlam kazanıyordu; umudun sembolü olan değerli üniversite diplomaları artık bir avuç elitin tekelinde değildi, bütün milletin erişebileceği bir seviyeye düşürülmüştü. Artık Melih Bulu gibi intihal bağımlıları da akademideki elitlerle aynı masaya oturabilirdi.

Çılgın projenin politik avantajları da az değildi. Milyonlarca körpe beynin kent merkezlerine akmasıyla beraber avuçlarını ovuşturan Fetullah Gülen cemaati ve diğer AKP ortağı cemaatler, ailelerinden uzaktaki gençleri diğer yurtlardan daha ucuz ve konforlu cemaat yurtlarında/evlerinde bekliyorlardı. Böylece bu yapılanmaların eline düşen genç vatandaşlar, yükseköğrenimde müritleştiriliyordu ve bütün bu avantajlarıyla Erdoğan’ın elindeki belki de en büyük politik koz, muhalefeti üniversite enflasyonu konusunda ringe çıkamayacak bir konuma sürüklenmesiydi. Ticaret odası başkanlarının esnaf ziyaretlerinde vaat olarak üniversite açtırdığı bir ülkede hiçbir kitle partisi, karşısına esnafı ve umudunu üniversite okumaya bağlamış milyonları alamazdı, alamadı da.

Sonuçlara gelecek olursak, üniversite ve diploma kavramları hiç olmadığı kadar değer kaybetti. Artık üniversite mezunları garsonluk, kasiyerlik, moto-kuryelik gibi yükseköğrenim gerektirmeyen işlerde çalışmaya başladı. Akademisyen başına düşen öğrenci sayısı 2000 yılında 21.4 iken 2020’ye geldiğimizde 45.4’e çıktı (YÖK, 2021). Yükseköğrenimde öğrenci başına düşen harcama 2011 yılında 6 bin 375 dolar iken 2019’da 3 bin 314 dolara kadar geriledi (TÜİK, 2019).

Nicelik anlamında astronomik bir artış gösteren üniversiteye dair veriler, nitelikte yaşanan düşüşle yükseköğrenim politikalarında ne kadar zarar ettiğimizi gözler önüne sermekte. Üstelik ne eğitimde ne de istihdamda olan yükseköğrenim mezunu gençlerin oranı ise 2014 yılında yüzde 27,8 iken 2020 yılında yüzde 41,7’ye kadar yükseldi (TÜİK, 2021). Böylece herkesin üniversite mezunu olabildiği fakat “her üniversite mezununun iş bulamadığı bir Türkiye” yaratıldı AKP eliyle. Soyağacı şeklinde resmedilen akademik kadrolardan bahsetmiyorum bile… Öte yandan bu devasa plansızlığın bir sonucu olarak sanayide ara eleman açığı ortaya çıktı, kent ekonomilerinin cazibesi ile köyden kente göç daha da hızlandı ve tarımsal istihdamda yaş ortalaması kritik seviyelere yükseldi.

Kısacası Erdoğan’ın hiçbir muhalefetle karşılaşmadığı, aksine geniş toplum kesimlerini ardında toplamayı başardığı fakat hezimete uğramaya şartlı bir yükseköğrenim politikasında son demlere gelmiş bulunmaktayız. AKP iktidarı son 20 yılda, memlekete dair umutlarını kaybetmiş, tek hedefi doğduğu toprakları terk etmek olan bir nesil yarattı. Çözüm, ülkeyi sorunun kaynağı olan AKP “zihniyetinden” kurtarıp parlak bir gelecek için bir araya gelmekte. Çünkü umut burada, çünkü umut biziz!

Bitirmeden, 10 Ocak 2022 tarihinde ailesinin baskısıyla sürüklendiği cemaat yurdunda hayatına son veren Enes Kara’yı saygıyla anıyorum. Bütün akranlarımızı, bir daha hiçbir gencin baskılara uğramadığı bir Türkiye için mücadele vermeye çağırıyorum.

 

Bu yazıya referans verin: Selim Cankara (3 Şubat 2022), "Umudun Değersizleşmesi Üzerine", Nimbus, Erişim tarihi: 26 Eylül 2023, http://nimbuskultursanat.com/umut/umudun-degersizlesmesi-uzerine/.
Referanslar
  • https://istatistik.yok.gov.tr/
  • https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Egitim,-Kultur,-Spor-ve-Turizm-105
  • https://sodev.org.tr/yuksekogrenimde-yurt-sorunu/
 

Selam 👋
Seni Nimbus'ta gördüğümüze çok sevindik!

Nimbus'ta yayınladığımız içerikleri düzenli aralıklarla posta kutunda görmek istersen, formu doldurabilirsin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Yorum Yapın