Bu makale Frank Furedi tarafından kaleme alınmış, ilk kez 9 Ocak 2021’de “Big Tech giants want to prove they are ‘American gods’. Anyone watching the watchers?” başlığıyla RT.com’da yayınlanmıştır. Prof. Furedi’ye makalesinin Nimbus’ta yayınlanmasına izin verdiği için teşekkür ederiz.
This article has written by Frank Furedi and has firstly published on January 9, 2021 at RT.com under the title of “Big Tech giants want to prove they are ‘American gods’. Anyone watching the watchers?“. Big thanks to Prof. Furedi for allowing us to publish his article at Nimbus.
Çevirmen notu: Orijinal makalede “Big Tech” olarak geçen; çeşitli yerlerde “Tech Giants (Teknoloji Devleri)”, “Four Horsemen (Mahşerin Dört Atlısı)”, “Big Four (Büyük Dörtlü)” gibi sıfatlarla ifade edilen Silikon Vadisi’nin büyük teknoloji şirketleri Apple, Google, Facebook, Twitter ve Microsoft’tan söz ederken “Big Five (Büyük Beşli)” tabirini tercih ettik.
Büyük Beşli, internette neyin söylenip ve neyin söylenemeyeceği konusunda bütün kontrolü ele alma hedefine doğru devasa bir adım attı. Apple ve Google, muhafazakarların kullandığı bir sosyal medya platformu olan Parler’a kullanıcılarını denetlemesini telkin etti. Aslında Parler’a verilen uyarının anlamı açık: “Ya size söyleneni yapın ya da dijital imhayla yüzleşin!”
Google, katı bir denetim mekanizması kurana kadar Parler’ı kapatacağını ilan ederek uygulamayı Play Store’dan kaldırdı. Apple da benzer bir tavır alarak Parler’a hizaya gelmesi için 24 saat süre tanıdı, aksi halde uygulamanın App Store’dan kaldırılacağını bildirdi.
Apple ve Google’ın Parler’a yönelik savaş ilanının ciddi sonuçları var. Neredeyse dünyadaki telefonların tamamı, bu iki şirketin ürettiği işletim sistemleriyle çalışıyor. Yani Apple Parler’ı App Store’dan kaldırırsa bu, insanların uygulamayı iPhone’larına veya iPad’lerine indiremeyeceği anlamına gelecek.
Silikon Vadisi’nin efendilerinin çıkardığı fermanın zamanlaması tesadüf değil. Parler, internette en hızlı büyüyen uygulamalardan biri. Twitter ve Facebook’un sansürcü davranışlarından bıkmış milyonlarca muhafazakar bu sosyal medya uygulamasına göçüyor. Ayrıca Başkan Trump’ın Facebook ve Twitter’dan kovulmasının ardından, milyonlarca destekçisinin fikirlerini özgürce ifade edebilmek için Parler’a başvurması bekleniyordu.
Büyük Beşli’nin sansür uygulaması yeni bir şey değil. Son yıllarda – bir zamanlar resmi sansür ve hakikatin hakemliği (arbiter of truth) konularında gönülsüz davranan – sosyal medya şirketleri, nefret söylemi veya yanlış bilgi olarak gördükleri şeylere göz açtırmamak konusunda giderek artan bir mesai harcıyor.
Salgının başlangıcından bu yana Büyük Beşli şirketleri, dijital tanrılarmış gibi davrandılar. Bu güçlü ve sorgulanamaz milyarderler, birbiri ardına “Papalık Fermanları” yayınladılar. Facebook, pandemiyi nelerin yayınlanabileceğine dair denetimini genişletmek için bir fırsata çevirdi. Başlangıçta bazı gönderileri işaretlemek, bunların dolaşımını azaltmak ve bu tür materyallere ilgi duyanları “güvenilir” bilgilere yönlendirmek için içerik doğrulayıcılarından oluşan ordusunu harekete geçirerek, “muhtemel fiziksel zarara yol açabilecek yanlış bilgileri” kaldıracağını belirtti. Birkaç hafta sonraysa, Nisan 2020’de, karantina karşıtı toplantılar için paylaşılan etkinlik gönderilerini kaldıracağını bildirdi.
Salgının başlarında YouTube CEO’su Susan Wojcicki, koronavirüs sürecinde hakikatin hakemi (arbiter of truth) rolünü üstlendiklerini açıkladı. Dünya Sağlık Örgütü’nün önerileriyle çelişen her şeyin platformdan kaldırılacağını belirtti.
Facebook CEO’su Mark Zuckerberg, Donald Trump’ın sayfasının en azından başkanlığının geri kalanı boyunca kapatılacağını açıkladığında, Büyük Beşli’nin kendisini seçilmiş hükümetlerin üzerinde duran gerçek bir küresel güç olarak gördüğü, çarpıcı bir şekilde gözler önüne serildi. Bir gün sonra Twitter da aynısını yaptı ve Trump’ın hesabını kalıcı olarak askıya aldı. Amerikan başkanının bu aşağılanması, bir avuç milyarder kapitalistin artık dijital kamusal alanda kimin söz hakkı olacağına karar verebileceğini gösteriyor.
Büyük Beşli’nin kendi platformlarındaki sansür uygulamaları yeterince problemli. Bununla birlikte, başka bir bağımsız sosyal medya platformunun kendisini nasıl denetlemesi gerektiğine karar verdiklerinde, aslında tüm internet üzerinde tiranlık rolünü üstlenmiş oluyorlar. Parler’a savaş ilan etmeleri, kendilerini sadece özel şirketler olarak değil, dijital dünyada siyasi gücünü ve polislik yetkisini kullanma hakkına sahip küresel kurumlar olarak konumlandırdıklarını gösteriyor.
Parler muhtemelen Apple ve Google tarafından kendisine dayatılan şartları kabul etmek zorunda kalacak. Parler CEO’su John Matze “değerlerini koruyabileceklerine ve Apple’ı hızla mutlu edebileceklerine” inandığını söyledi. Parler’ın, Büyük Beşli’nin çıkardığı fermanla hizaya gelmeye zorlanması, internetin özgürlüğüne şimdiye kadarki en büyük darbeyi vurmuş olacak.
Büyük Beşli, çeşitliliği destekleme retoriğine rağmen, fikir çeşitliliğine açıkça karşı çıkıyor. Son olayların gösterdiği gibi, dijital dünyayı sadece Silikon Vadisi ve Hollywood’dakilerin inandıklarını özgürce ifade etme hakkına sahip olduğu tamamen homojen bir sistem haline getirmeyi amaçlıyorlar.
İnternette öne sürmek istediği her türlü görüşü ifade etme özgürlüğünü yeniden tesis etmek, gerçek demokratların karşı karşıya olduğu en önemli zorluklardan biri olacak.